
1991 yılında; mekanlara artı değer katmak hedefiyle yarattığım marka 32 yıl boyunca “+D” adıyla gelişerek büyüdü, 2016 yılında yeni markamız “Galip Kaynar” oldu. Üstlendiğimiz her projede, seçtiğimiz her markada; ekip arkadaşlarımla birlikte mekanlara/hayatlara değer katmak için çalıştık.
32 yılda çizilen tabloda; büyük bir aile, özgün bir iş ve yaşam modeli var.
Yıllar boyunca, “Merhaba! Biz Galip Kaynar’ız!” demenin en iyi yolunu bulmaya çalıştık ve çalışıyoruz. Bir iç mekân, mimarlık ve denizcilik markası olduğumuzu öğrenmeniz çok kolay; “Mağazamız” ve “web sitemiz” size bunu kolaylıkla söyleyecektir. Ancak tasarımlarımız, kim olduğumuzun en önemli parçası; “neden” ve “nasıl” soruları bizim için çok önemli. Sizlere ne yaptığımızı anlatmak kolay, nedenini açıklamak çok daha zor… İşte burada felsefemiz “farklı bir bakış açısı” devreye giriyor.
Biz iyimseriz. İyi niyetliyiz. Galip Kaynar ailesi olarak her şeyin, her zaman daha iyi olabileceğine inanıyoruz. Bu bizim başlangıç noktamız. Nasıl tasarladığımızdan teslimat hizmetimize nasıl yaklaştığımıza kadar her adımda sizin için işleri iyileştirmenin bir yolu varsa, bunu yapacağımızdan emin olabilirsiniz. Yalnızca bunu söyleyebilmek uğruna değil ama hayatınızı daha iyi hale getirecekse, her zaman alışılmışın dışına çıkacağız. Tasarımlarımız her zaman sıra dışı bir macera.
Konu Mutfak olduğunda…
Biz buna “Culinary”- “Mutfakla ilgili her şey” diyoruz. Yalnızca dolaplar ya da yalnızca pişirme ünitesi değil; mutfakta yaşamının tümünü düzenliyor, projelendiriyoruz.
Ateşin etrafında toplanmaktan… Evin merkezine yerleştirilen ocağa ve derken adım adım günümüzün mutfaklarına… Değişmeyen tek şey biz insanlar. Evet, zaman zaman yoldan saptığımız mutfağımızın kapısını kapattığımız günler oldu ama sonunda tekrar mutfak; evin-yuvanın, ailenin, dostluğun, paylaşmanın merkezi oldu. Mutfağın kapıları kapandığı günler aslında bizim gerçeklerden uzaklaştığımız ve yoldan bir hayli saptığımız günlerdi. Burada sosyolojik temellere inmek değil niyetim ancak şu da bir gerçek ki sosyoloji, psikoloji ve hatta ideoloji olmadan mimarlık da iç mimarlık da olmuyor.
Beyinlerimizin lezzeti yansıtmaktan sorumlu kısmı “frontal” lobda bulunuyor. Bizi insan ve zeki yapan da beyinlerimizin aynı kısmı. Lezzetin beyninizin en asil ve en hassas yerinde işlenmesi büyüleyici değil mi?
Biz bu lezzetli deneyim için mutfağınızdaki tüm detayları milimetrik işliyoruz.
İç Mimarlık ve dekorasyon dediğimizde…
Dekorasyon Nedir?
“Rokoko, Neoklasik, Klasik, Modern gibi dönemlerin veya farklı üslupların çok baskın olarak algılanmadığı, mimari ögelerden daha ziyade hareketli parçalar, tekstil, aksesuar, çiçekle hayat bulan ve yine bu ögelerin değişimiyle kolayca yenilenebilen. Bir taraftan yaşantımızı kolaylaştırırken diğer taraftan zihinsel ve düşsel konforumuzu sağlayarak verimliliğimizi arttıran tüm ögelerin anlamlı iş birliği.”
Biz; mekanların çok belirgin, “dominant” bir şekilde dönemler ve üsluplarla anılması yerine, ağırladığımız dostların şöyle sıfatlar kullanmasını daha fazla önemsiyoruz:
Neşeli… Rahat… Mutlu… Işıltılı… Zarif… Mutluluk Veren… Dinlendirici… Dingin… Konforlu Sıcak… Yaratıcı…
Asil… Doğal… Ve Benzeri.
Ne güzel olurdu! Voltmetre gibi “dekometre” diye bir aygıt olsa ve devreye alıp mekanın başarısını ölçebilsek! Başarılı veya başarısız bir dekorasyon diye hüküm verebilsek!
Biz olabilir diye düşünüyoruz.
Eğer tasarıma, fonksiyonları çok doğru belirleyerek ve yaşantıyı doğru tanımlayarak, iyi bir planlama -”layout” ile başlıyorsanız; 10 kişiden dokuzu bu iş oldu diyecektir. Hayır! Fonksiyonları, ergonomiyi bir kenara bırakıp, fantezi ve süsleme peşinden koşuyor ve en öne bu gelir -geçerleri koyuyorsanız “dekometreden” cızırtılar çıkacaktır.
Sürdürülebilirlik kelimesini yalnızca sözde kullanıyor projenize yansıtmıyorsanız, yine sonuç cızırtı! Enerjiyi sapkınca kullanıyor, temizleyebilmek için kilolarca deterjan ve emek harcıyor, doğaya sırtınızı dönüyor ve neredeyse her üç-dört senede bir yenilenme ihtiyacı olan mekanlar tasarlıyorsanız yenilenmek zorunda kalıyorsanız muhtemelen “dekometreden” dumanlar çıkacaktır.
Mobilya denilince biz ne anlıyoruz…
“Mobilya kuşaktan kuşağa geçen aile mirasının bir parçasıdır.”
Böyle inandık. Anı defteri gibi. Yaşanmışlıklar, kahkahalar, hüzünler bizi yansıtan tüm duygular.
Biz mobilyacı değiliz, 32 yıldır başka bir boyut konuşuyoruz. Aslında mobilya konuştuğumuzda da proje, dekorasyon ve mekanların tüm boyutlarını konuşuyoruz. Kendimizi sizin yerinize koyarak, hayatınıza girmeye çalışıyor, sizin gözünüzle bakmaya gayret ediyoruz. Her zaman profesyonel altyapımızı kullanarak, hayatları nasıl daha fazla zenginleştirebiliriz diye düşünüyoruz.
İç mimarlık meslek becerilerimizi kullanarak doğru çözümlere yönlendiriyor bizi her zaman mutlulukla hatırlamanızı sağlıyoruz. Bizi aldıkları sehpa ile değil tüm güzel anılarımızla hatırlıyorlar. Biz insanların hayatları içerisindeyiz, o kadar ki her akşam yemek sofrasında biz de oturuyor gibi hissediyoruz. Onun için biz çok büyük bir aile olduk ve iyi hatırlanıyoruz.
Denizlerde…
11 yaşında nasıl olmuştu da ailelerimizden izin alıp kafadar arkadaşımla birlikte Marmara adasına yazlıklarına gitmiştik. Tek başımıza geçireceğimiz kısa bir tatilden sonra optimisti gemiye yükleyip kulübümüze geri getirecektik. Benim daha önce hiç yelken tecrübem yoktu ve sezon sonu itibariyle ıssızlaşan adada ilk deneyim için optimiste atladığım gibi kuvvetli rüzgar yelkenimi doldurdu. O kadar keyifliydi ki neredeyse kendimi Avşa’da bulacaktım. Dönüş mü? İşte o hiç de kolay olmadı! Rüzgara karşı seyir yapmaya çalışırken bir taraftan üşüyüp titriyor diğer taraftan terliyordum. İşte bu anlar ve hissettiğim o muhteşem adrenalin denizcilik hayatımın başlangıcı oldu, tutkum hep artarak devam etti. Yelken şubesinde, mendirek yanı başında geçen gençlik yılları.
Sonrasında…
Nereden bilebilirdim ki;
İki kez Avrupa şampiyonluğu kazanacak bir kız çocuğu ve üç kez olimpiyatlara katılıp dünya şampiyonluğu elde etmiş bir erkek çocuğumun olacağını.
Yelkenli tekne üreticisi Hallberg-Rassy’nin 20 yıl boyunca Türkiye de temsilcisi olacağımızı.
Devamında yine İsveç güzeli Nimbus ve Hollandalı Boarncruiser.
Ve şimdi “YYatchs” ile yeni ufuklara yelken açtık, maceramız başlıyor!
Denizciliğe gönül vermiş bir dolu dostumla birlikte büyük bir aileye dönüşeceğimizi.
Güzel uyku…
Çok klişe bulabilirsiniz ancak tekrarlamakta ve hatırlamakta fayda var.
Ortalama günde 8 saati yatakta geçiriyoruz:
Haftada 56 saat, yılda 2.912 saat ve hayat boyunca çeyrek milyon (232.960) saatten fazla. Hayatımızın yaklaşık üçte biri!
Şüphesiz, meslek faktörü ancak daha da fazlası kişisel merakım sebebiyle uyku dünyasını hep araştırdım. NON-REM ve REM uyku periyodları? Neredeyse gece her uyanışımda saate bakıp hangi periyodda olduğumu düşünür hale gelmiştim. Rüya görmek ne işe yarıyordu? Derin uyku periyodunda neler oluyordu?
Fiziksel dinlenmeyi anlayabiliyordum da nasıl oluyor da yatağımız zihinsel dinlenmeyi de sağlıyordu? Moralimiz bozuk olsa bile! Gece yattığımızla sabah kalktığımız arasında nasıl oluyordu da boyumuz her gün 1-1,5cm uzuyor (şüphesiz iyi bir yatakta) sonra gün içerisinde tekrar kısalıyordu?
Çocukluk yıllarımda kullandığımız iki ayrı pamuk ve yün şilte aklıma geliyor, mahalleye gelen hallaçları hatırlıyordum.
Danimarka’dan “futon” (tamamı pamuk, annelerimizinki gibi) yataklarını dahi getirmiş denemiştim.
O dönemlerde mağazalarımızda yatak sergileyip satışını yapmıyorduk ancak yine de her fuarda o koşuşturma içerisinde uyku sistemleri için vakit ayırıyor teker teker inceliyordum.
Sonunda en iyileri olduğuna inandığım iki firma ile yolumuza devam ettik ve işimizin bir parçası oldu:
Fransız “Treca Interiors Paris” ve
İsviçreli “Swissflex”
Doğrusu, benim bu araştırmalarım daha da heyecanlı bir hale geldi. Araştırma yapmaya devam ediyorum ancak bu firmalar bilimsel araştırmalar ışığında geliştirdiği yataklar ile bana bir çok şey öğretti.
Kullanıcıların tutku ile bağlanmaları ve her seferinde ilettikleri teşekkür mesajları araştırma ile geçen yılların en güzel meyvesi oldu ve doğrusu süreç bitmedi.
“Geceleri zor olan bir sorun, uyku komitesi üzerinde çalıştıktan sonra sabah çözülür” demiş
John Steinbeck.
Yaşam sanatının zevkli yollarında tüm duyularınıza rehberlik edeceğiz. Bize güvenebilirsiniz.
Geldiğinizi görmek için sabırsızlanıyoruz ama ondan önce sizinle bir düşüncemizi paylaşmak istiyoruz: Şüphesiz, Galip Kaynar’da başrol sizden başkasında olmayacak.
ŞEFFAFLIK
Beyaz Kitap

Beyaz Kitap
Nisan 9, 2020
Aga’nın Hikayesi
Nisan 9, 2020
Beyaz Kitap
By gkadmin
AGA’NIN HİKAYESİ
Bugün Galip Kay
Hikayeleriniz
Her zaman deneyimlerinizi önemsiyor ve dikkatle takip ediyoruz.

Beyaz Kitap
Nisan 9, 2020
Aga’nın Hikayesi
Nisan 9, 2020
Beyaz Kitap
By gkadmin
AGA’NIN HİKAYESİ
Bugün Galip Kay